13 Aralık 2010 Pazartesi

HERKES MI ALDATIR?

Aldatılma hepimizin hayatının bir döneminde deneyimlediğimiz, bizi duygusal anlamda yaralayan, öfkelendiren ve acı veren bir duygudur. Arkadaşlarınız, aileniz veya değer verdiğiniz, sevdiğiniz biri tarafından aldatıldığınız, yani ihanete uğradığınız zamanları ve o dönemlerde neler hissettiğinizi hatırlayın. Bu süreçte acı, mutsuzluk, umutsuzluk, yoğun endişe, kendini suçlama, kabullenememe ve inkâr gibi birbirini takip eden karmaşık ve yoğun duygular yaşarız.
Peki, aldatma tekeşli bir ilişkide ya da evlilikte eşlerden birinin başka biriyle duygusal ya da cinsel bir birliktelik yaşaması şeklinde yaşandığında neler hissederiz? "Herkes mi Aldatır?" filmi kadın erkek ilişkilerinde aldatmayı ele alan, aldatma olgusunu hem aldatan, hem de aldatılan acısından inceleyen, aklımızda aldatmayla ilgili oluşmuş mitlere parmak basan ve bunların doğruluğunu sorgulayan bir film.

Film eşini devamlı aldatan bir erkekle, eşinin ihanetlerinden sonra intikam alma duygusuyla eşini ilk kez aldatan bir kadının yaşadığı bir gecelik ilişki ve sonrasında gelişen olaylar ele alınmakta. Aldatan, aldatılanın ve aldatanların ilişki yaşadığı kişilerin gözünden aktarılan filmde aldatmayla ilgili oluşturduğumuz inanışlar, önyargılar, aldatma sonrası çiftlerin bu durumdan nasıl çıktıkları gibi konular, farklı bakış açılarıyla ele alınmakta. Filmde göze çarpan en önemli şey, kişisel deneyimlerimiz, çevremizdekilerin yaşantıları ve içinde yaşadığımız toplum tarafından aldatma ile ilgili oluşturduğumuz fikirlerimizin, inançlarımızın, önyargılarımızın ne kadar doğru ve gerçekçi olduğunun sorgulanması.


Kadın erkek ilişkileri ve aldatma üzerine geliştirilen mitler, yani yanlış inanışlar, filmde gözler önüne serilmiştir. Ana karakterlerin evlilik dışı yaşadıkları tek gecelik bir ilişki sonrasında, erkeğin kadının bekâr olduğunu düşünmesi ve evli olduğunu öğrendiğinde verdiği büyük ve hakaret niteliğindeki tepki ve gösterdiği şaşkınlık, toplumumuzun aldatma konusunda kadınlarla erkekleri ne kadar ayırdığına bir örnektir.


Toplumumuzda kadınların aldatma eğilimi olmadığı ya da her erkeğin aldattığı gibi çeşitli inanışlar olsa da araştırmalar, bu inançların birer mit olduğunu göstermekte.
Erkeklerin kadınlara göre aldatmaya daha meyilli olduğu ve kadınların çok nadir durumlarda aldattığı inancını çürüten araştırmalar erkeklerle kadınların aldatma eğilimi arasında belirgin bir fark göstermemekle birlikte, duygusal ve fiziksel aldatma oranları açısında bakıldığında belirgin bir fark ortaya koymamaktadır.
Erkeklerde cinsel sadakatsizlik daha yüksek oranda görülürken, kadınlarda duygusal sadakatsizlik daha ön plana çıkmaktadır. Filmde de aldatmada cinsiyet farklılığının bir mit olduğu vurgulanmış, karısının onu asla aldatmayacağına inanan ana karakter, eşini eski sevgilisiyle yakalamıştır. Filmdeki ana kadın karakter, koca tarafından sürekli aldatılan, boşanmak yerine evliliğini kurtarmak için çabalayan, fakat sonunda intikam ve hırsla bir gece kocasını aldatan biri olarak çizilmiştir. Filmdeki ana erkek karakter ise, eşini devamlı aldatmasına rağmen, ondan ve evliliğinden ne kadar mutlu olduğunu, eşine ne kadar değer verdiğini anlatır.

Araştırmalar filmde gördüğümüz bu cinsiyet farkını doğrular nitelikte. Uzun dönemli evlilikleri olan ve evlilik dışı ilişkiler yaşayan erkekler, evliliklerinden yüksek derecede memnun olduklarını söylerken, aldatan kadınlar evliliklerinde çok yüksek oranda mutsuz olduğunu belirtiyor. Aldatan kişiler eşlerine çok bağlı oldukları halde, başka birinden etkilenebildiklerini hatta aşık olabildiklerini söylemekte. Shirley Glass’ın araştırmalarına göre eşlerini aldatan erkeklerin %56’sı ve kadınların %34’ü evliliklerinde mutlu olduklarını belirtmişlerdir.
Dolayısıyla ilişkilerde yaşanan mutsuzluk birebir aldatma nedeni olmadığı gibi, mutlu birliktelikleri olan çiftler aldatmaz diye bir genelleme de söz konusu değildir.


Filmde gördüğümüz ve çoğumuzun aklında olan bir mit de her aldatmanın evliliği bitirdiği, böyle bir dönemin ardından kişilerin büyük bir yıkıma uğrayacağı ve atlamanın zor olacağı yönündedir. Oysaki filmde de görüldüğü gibi her çift kendi yaşadıkları ilişkinin özgün dinamikleri içerisinde, aldatmaya farklı tepkiler verebilir ve aldatma sonrası süreci farklı yaşayabilir. Aldatmanın ortaya çıkması, bazı çiftlerin ilişkilerini güçlendirirken, bazı çiftlerde ayrılığa yol açabilmektedir. Aldatma sonrası çiftlerin ilişkilerini devam ettirme kararı, ilişkinin geçmişi, kişilik yapıları ve evliliğe bağlılıkları gibi çok çeşitli değişkenlere bağlıdır.


Her aldatma durumu ilişkilerin bitmesine ve boşanmalara neden olmamaktadır. Çoğu çift aldatma durumlarında, evliliklerini bitirmek yerine, evliliklerini kurtarmak için çaba sarf etmekte ve bu durumdan çift olarak daha güçlü ve birbirine bağlı olarak çıkabilmektedir. 35 yıldır ABD'deki Washington Üniversite’sinde evlilik ve boşanma üzerine araştırmalar yapan John Gottman, boşanmaların sadece %20'sinin aldatma nedeniyle bittiğini, evliliği bitiren asil faktörün çiftlerin zamanla birbirinden uzaklaşmaları olarak göstermektedir. Eğer çiftler ilişki içinde iletişimlerini güçlendirir, problemlerini daha yapıcı yaklaşımlarla çözmeyi, aldatmanın yarattığı duygusal yaraları birlikte sarmayı öğrenirlerse, daha tatmin edici ve mutlu bir ilişki ve evliliğe kavuşabilirler.

“Herkes mi Aldatır?” adlı filmde aldatmayla ilgili oluşturduğumuz mitler, birbirini aldatan iki çiftin yaşadıkları evlilik dışı ilişkiler ve aldatmanın ortaya çıkmasıyla ilişki dinamiklerinin nasıl değiştiği yönünden anlatılmıştır. Film aldatmada kadın ve erkek faklılığı, aldatmanın sadece kötü giden evliliklerin bir sonucu olduğu, aldatma ortaya çıktıktan sonra ilişkilerin toparlanamayacağı ve aldatılan kişinin yaşadığı yıkımdan ve acıdan kurtulamayacağı gibi mitleri yıkan final sahnesiyle, aldatmayla ilgili ne kadar yanlış genellemelere sahip olduğumuzu gözler önüne sermiştir. Aldatma, hem aldatan hem de aldatılan için zorlu ve sıkıntılı bir süreçtir.
Aldatma kişileri duygusal anlamda zorlayan ve yaralayan bir durum olsa da, bireylerin veya ilişkilerin bu süreçten güçlenerek de çıkmaları mümkündür.


Eğer çift ilişkiyi devam ettirmeye karar verirse, bu süreçte yapılan olumlu yapılandırmalarla, ilişkilerini veya evliliklerini daha da sağlamlaştırabilirler. Aldatma sonrası ayrılığa karar vermiş kişiler de, bu karardan sonra yenilenme ve değişim sürecine girebilir. Aldatmayla ilgili oluşturduğumuz mitleri bir kenara bırakmak, kendi sürecimize odaklanmak, bu süreçten edindiğimiz deneyimlerden öğrenmek ve aldatmayı genellemek yerine her ilişki içinde farklı yaşanacağına inanmak, aldatılma sürecini daha kolay atlatmamıza yardımcı olur. Aldatılma her ilişkinin korkulu rüyası olsa da, bu durumla başa çıkma yöntemlerimiz bizi daha güçlü ve olumlu bireyler haline getirebilir.


Bu yazi Vatan Gazetesi'nde yer almistir.

1 yorum:

  1. Biriyle bir ilişkiye başladığımızda o kişiye sadakat sözü veririz. İlişkinin devamlılığı için sadakatin önemi büyüktür. Fakat yaşadığınız ilişkide karşı taraf size sadık değilse bu o kişiye duyduğunuz güveni temelden sarsacaktır.

    Aldatmak; birini kandırmaktır. Partnerinizin gözünün içine baka baka ona yalan söylemektir. Aldatmayı ikiye ayırabiliriz. Birincisi; duygusal aldatma. Bir kişinin ilişkisi devam ederken bir başkasıyla duygusal bir yakınlık yaşaması, bir başkasına âşık olması, bir başkasıyla özel bir paylaşımda bulunmasına duygusal aldatma denir. Cinsel aldatma ise; bir kişinin romantik bir ilişki yaşarken başka biriyle cinsel ilişkiye girmesidir.

    Aldatma üzerine bugün kaleme aldığım yazımı okumanız için sizinle paylaşmayı isterim: http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/aldatma-nedir-aldatmanin-10-isareti/

    Sevgi ve saygılarımla,

    YanıtlaSil