14 Nisan 2011 Perşembe

ÖLÜMCÜL HASTA YAKINLARI VE YAS SÜRECİ


Yas, kişilerin yaşadıkları kayıplar karşısında verdikleri tepkidir. Bu kayıplar fiziksel ya da duygusal boyutta yaşanan kayıplar olabilir. Hayatımızda kaybettiğimiz herşey için belirli bir zaman ve yoğunlukta yas tutabiliriz. Bizim için değerli olan bir eşyamızı kaybettiğimizde, bir dostumuz uzağa taşındığında ya da bir ilişkimiz sonlandığında yas süreci yaşayabildiğimiz gibi, sevdiğimiz birinin ölümü de ardından bir yas süreci getirir. Bir yakınımızın ölümü karşısında geçirdiğimiz yas süreci, hem fiziksel, hem de psikososyal bir kayıp olduğundan kişiler için diğer kayıplardan daha zorlu bir süreç haline dönüşebilir.


Yas süreci, kaybımızı yaşadığımız ve bu kaybın getirdiği duygularla başaçıkmayı öğrendiğimiz bir süreçtir. Bu süreci yaşamak, her ne kadar olumsuz ya da acı verici duygular yaşatsa da, kayıptan önceki hayatımıza geri dönebilmemiz açısından büyük önem taşımaktadır. Clayton (1990) ölümün ardından yaşanan yas sürecinin üç evreden oluştuğunu belirtmiştir: hissizlik, depresyon ve iyileşme. İlk evre olan hissizlik dönemi kaybın ardından gelen birkaç saat ile birkaç gün arasında sürer. Bu hissizlik dönemi nadiren birkaç haftaya uzayabilir. Bu dönemde bireyler şaşkındır. Yapmaları gereken işleri otomatik olarak yapar ve yaşadıkları kaybın farkında değillerdir. Bu sürecin ardından genellikle depresyon süreci takip eder. Bu süreç birkaç hafta ile bir yıl arasında sürebilir. Depresif semptomlar genellikle uykusuzluk, yorgunluk ve huzursuzluktur. Bu hisler zaman geçtikçe azalsalar da, yıldönümleri, doğumgünleri, tatiller gibi kişiler için özel anlam ifade eden günlerde tetiklenebilir. Birçok kişi, kaybı takip eden altı ay içerinde, iyileşme yolunda önemli mesafe katederler. Bazı kişiler kaybın ardından yeni roller ya da ilişkiler arayışına girerken, bazı kişiler kaybı yaşamadan önceki hayatlarına geri dönerler. Bu durum kaybı yaşayan kişinin yaşına, cinsiyetine, sağlığına, kaybettği kişiyle olan yakınlığına, kendi yaşam tecrübelerine göre değişiklik gösterebilir.


Ölümcül hastalığa sahip kişilerin yakınlarında bu süreç biraz daha farklı gelişmektedir. Kübler-Ross (1997), bu türlü bir yas sürecinin beş aşaması olduğunu belirtmiştir: inkar ve isolasyon, öfke, pazarlık, depresyon ve kabullenme.


İnkar “Hayır, bu bana oluyor olamaz”


Yas surecinin adımları, zaman zaman duruma bağlı olarak yer değiştirse de sürecin başlangıcı çoğunlukla inkardır. Bu dönemde kişiler yakınlarından birinin ölümcül bir hastalığa yakalandığını kabullenemez ve hastalık hiç yokmuş gibi davranır. Bu bir nevi bir şok durumudur. Bu dönemde kişinin duyguları karışıktır. Durum karşısında nasıl davranması gerekiğini kestiremez. Bu dönemde kişi hissizleşip içine kapanabilir. Konuyla ilgili konuşmaktan kaçınabilir ve sanki hastalık yokmuş gibi davranabilir. Bu dönemde kişiler hastalığa sahip olan yakınıyla görüşmekten kaçınabilir, ya da hastalıkla ilgili konuşulmasını istemez.


Öfke: “Neden ben?”


Kişiler ilk inkar sürecini atlatıklarında, ardından bir öfke dönemi gelir. Bu durumun neden onların başına geldiğini sorgulamaya başlar, ve bu konuda birçok şeye öfke duyabilirler. Sevdikleri kişiyi kaybetme korkusu, öfkeyi tetikleyen en önemli duygudur. Hastalıkla bağlantılı olabilecek kişilere, kendilerine, kadere, tanrıya ve hasta olan kişiye öfke duyabilir ve bunu gösterebilirler. Öfkeyi yaşamayı engellemek, yas sürecinin önüne koyulan bir taştır. Bu taşı kaldırmamak, süreci saglıklı bir şekilde tamamlayamamaya ve hayatlarını endişe, öfke ve üzüntü içinde geçirmelerine neden olabilir. Bu nedenle hasta yakınlarının bu durumla ilgili duyduğu öfkeyi yasayabilmesi ve yansıtabilmesi önemlidir. Önemli olan duyulan öfkeyi yoketmek ya da bastırmak değil, bununla başa çıkmaya öğrenebilmektir. Bu süreçte kişinin öfkesini kendine ya da hastaya zarar vermesini engellemek, ve bu öfkeyi sağlıklı bir biçimde açığa çıkarabilmek için kişiler terapistlerden destek alabilir ya da bu duyguları kanalize etmenin yıkıcı olmayan yollarını bulabilir.


Pazarlık Yapmak: “Eğer sen şunu yaparsan, ben de bunu yaparım”


Yas sürecinin bir diğer aşaması da pazarlık dönemidir. Hasta yakınları bu durumla başa çıkabilmek için hastayla, doktorlarlarla, kendileriyle ve hatta Tanrı’yla pazarlık yapma aşamasına gelir. Bu aşamada kişiler, yakınlarının sağlıklarına tekrar kavuşması için ya da yaşadıkları acının dinmesi icin çeşitli fedakarlıklar ve anlaşmalar yapmaya hazırdırlar.


Depresyon: “Yaşananlar gerçek”


Kişiler inkar, öfke ve pazarlık süreçlerini yaşayıp, yakınlarının hastalığını ve onları kaybetme durumunu kabul etmeye başladıkları noktada kendilerini depresif, çaresiz, güçsüz ve üzgün hissetmeye baslar. Sürecin bu evresinde önemli olan şey hasta yakınlarının kendilerine iyi bakıyor olmasıdır. Bu süreçte hasta yakınları duygusal olarak yıprandigi için uykularına ve beslenmelerine dikkat etmeli, kendilerini psikolojik ve fiziksel anlamda rahatlatacak aktivitelerde bulunmalari gerekmektedir.


Kabullenme: “Olan buydu”


Bu evre kişilerin yakınlarının hastalıklarını ve onları kaybetmeyi kabullendiği evredir. Bu sürecin en son evresi, yakınlarını kaybettikten sonra onlarla yaşadıkları ve paylaştıklarını anıya dönüştürebilme evresidir.


Ölümcül hastalığa sahip hasta yakınlarının, hastanın kaybından sonra yaşadıkları yas sürecinin ne kadar uzun ve yoğun olacağı, kişilerin psikolojik anlamda ne kadar sağlıklı olduklarıyla ilişkilidir. Yapılan araştırmalar (Prigerson & Jacobs, 2001), bazı kişilerin (%10-%20) sevdikleri bir kişiyi kaybettiklerinde normal populasyona oranla daha uzun ve daha zorlu bir yas sürecinden geçtiklerini, ve bu kaybın onların hayatlarını kalıcı bir biçimde etkilediğini göstermiştir. Birçok araştırma, yas sürecini etkileyen çeşitli faktörler olduğunu göstermiştir. Bunlardan bazıları kişinin kaybettiği yakınıyla ilişkisi, bu kişiye bağlılık derecesi, kişinin mental ve fiziksel sağlığı, ne derece sosyal destek gördüğü ve hastalığın ve hastanın ölümüyle ilgili durumlardır. (Åberg, Sidenvall, Hepworth, O’Reilly, & Lithell, 2004). Hasta yakınının hastayla ilişkisi ne denli güçlüyse yas sürecini o denli uzun ve meşakatli yaşadığı görülmüştür. Kişinin daha önce yaşadığı kayıplar vebu kayıplarla nasıl başa çıktığı da yas sürecinin nasıl geçiceğini yordayan önemli etmenlerden biridir. Hastalık sürecinde hastayla yakinen ilgilenen bireyler de bu süreci atlatmada sıkıntı çekebilmektedir. Kayıp ardından aileden arkadaşlardan ve çevreden görülen sosyal destek hasta yakınlarının yas sürecini daha kolay yaşamalarına ve kayıp ardından eski hayatlarındaki işlevselliğe daha hızlı dönebilmelerine yardımcı olmaktadır. Hastalığın hangi aşamada teşhis edildiği hastanın bu durumu kabullenirken neler yaşadığı hastanın ölüm anının ne şekilde ve yanında kimler varken gerçekleştiği gibi konular da hasta yakınlarının yaşadığı yas sürecini etkileyen önemli faktörlerdir.(Bass, Bowman, & Noelker, 1991; Brazil, Bedard, & Willison, 2002; Brown & Stetz, 1999; Cannaerts, Casterlé, & Grypdonck, 2004; Cleiren, 1993; Dumont et al., 2006; Ferrario, Cardillo, Vicario, Balzarini, & Zotti, 2004).


Bir bireyin yaşayabileceği en somut kayıp sevdiği birini kaybetmektir. Ölümcül hasta yakınlarının yas süreci hastalığın seyrine göre uzun bir zamana yayılabilir. Ani gerçekleşen ölümlerin kayıp yakınları için travmatik olabildiği gibi bir yakınınızı kaybedeceğinizi bilmek ve bu durumla bir süre boyunca yaşamaya çalışmak da kendi içinde travmatik bir deneyim olabilir. Vamık Volkan ın belirttiği gibi bir yakınını kaybetmek kişide kaçınılmaz bir keder yaratır ve her kayıp geçmişte yaşadığımız kayıpların acılarını üzüntülerini tazeler. Ancak eğer kişi kendisine yas sürecini yaşamak için izin verirse ve gerekirse çevresinden ya da bu alanda çalışan profesyonellerden yardım alarak bu süreci sağlıklı bir şekilde deneyimlerse her kayıp kişiye psikolojik büyüme ve yenilenme şansı tanır. (Volkan 1993)


References


Åberg, C. A., Sidenvall, B., Hepworth, M., O’Reilly, K., & Lithell, H. (2004). Continuity of the self in later life: Perceptions of informal caregivers. Qualitative Health Research, 14, 792-815.


Bass, D. M., Bowman, K., & Noelker, L. S. (1991). The influence of caregiving and bereavement support on adjusting to an older relative’s death. The Gerontologist, 31(1), 32-43.


Brazil, K., Bedard, M., & Willison, K. (2002). Correlates of health status for family caregivers in bereavement. Journal of Palliative Medicine, 5(6), 849-855.


Brown, M.-A., & Stetz, K. (1999). The labor of caregiving: A theoretical model of caregiving during potentially fatal illness. Qualitative Health Research, 9, 182-197.


Cannaerts, N., Casterlé, B. D. d., & Grypdonck, M. (2004). Palliative care, care for life: A study of the specificity of residential palliative care. Qualitative Health Research, 14, 816-835.


Clayton, P. J. (1990). Bereavement and depression. Journal of Clinical Psycology;51(7), 34-38.


Kubler-Ross E. (1997). On Death and Dying: What the Dying have to Teach Doctors, Nurses, Clergy, and their Own Families. New York, NY: Touchstone.


Cleiren, M. (1993). Bereavement and adaptation: A comparative study of the aftermath of death. London: Hemisphere Publishing.


Dumont, S., Turgeon, J., Allard, P., Gagnon, P., Charbonneau, C., & Vézina, L. (2006). Caring for a loved one with advanced cancer: Determinants of psychological distress in family caregivers. Journal of Palliative Medicine, 9(4), 910-919.


Ferrario, S. R., Cardillo, V., Vicario, F., Balzarini, E., & Zotti, A. M. (2004). Advanced cancer at home: Caregiving and bereavement. Palliative Medicine, 18(2), 129-136.


Prigerson, H. G., & Jocobs, S. C. (2001). Traumatic grief as a distinct disorder: A rationale, consensus criteria, and a preliminary empirical test. In M. S. Stroebe, R. O. Hansson,W. Stroebe, & H. Schut (Eds.), Handbook of bereavement research (pp. 613-646). Washington, DC: American Psychological Association.


Volkan, V. (1993). Life after loss. New York: Charles Scribner’s Sons Inc.


*Bu yazı Hayat Dergisi'nde yayınlanmıştır.

4 yorum:

  1. yoğun bakımda olan ölümcül hastaların yakınlarına tedavi sonuç vermedi ve hasta ölüme terk edildi haberini nasıl verilir.
    saygılarımla Esra Çetinman

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beni telefonla arayıp hastanızın kalbi 15 dakika önce durdu denildi.

      Sil
  2. www.bakiciilan.net / 0532 064 03 31 tamamen ücretsiz google ilanınızın üst sıralarda yer alması ücretsiz olarak bakıcı arayanlara ve bakıcılara ulaşma imkanı. Kategoriler ; bebek bakıcısı ilanları, bebek bakıcısı aranıyor, bebek bakıcısı iş arıyor, çocuk bakıcısı, hasta bakıcısı, yaşlı bakıcısı, dadı, hemşire, refakatçi, ev işlerine yardımcı yatılı ve gündüzlü yerli yabancı personeller. Yüzlerce firmanın binlerce iş arayanın bulunduğu site. www.bakiciilan.net / çocuk bakıcısı/ bebek bakıcısı/ hasta bakıcısı/dadı/hemşire arıyorum diyenler...

    YanıtlaSil
  3. hemşire, refakatçi, ev işlerine yardımcı yatılı ve gündüzlü yerli yabancı personeller. http://www.nannyturkey.com

    YanıtlaSil